Deniz Kızının İnci Kolyesi

Dillerden dillere, uygarlıklardan uygarlıklara kadar günümüze taşınan deniz kızının hikayesini hepimiz duymuşuzdur. Peki ya inci kolyesine sahip olan deniz kızının hikayesini daha önce hiç duymuş muydunuz? Duymadıysanız ben size anlatayım:  Bir varmış bir yokmuş... Yıllardan, güneş ile dünyanın birbirine çok yakın olduğu bir zamanmış. İyiliklerle kötülükler hep savaş içinde birbirlerinden üstün gelmeye çalışırlarmış. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler ve deniz kızları ise siyah ile beyazın, iyilikle kötülüğün arasında kaldıkları için ne yapacaklarını bilemezlermiş. Aylardan temmuz mevsim yazmış.. Deniz kızı güneşin altında sıcak kumsallarda güneşlenmekten yorulduğu için Bonsai ağacının gölgesinde biraz dinlenmek istemiş. Dinlenmek şöyle bir yana dursun birden Bonsai deniz kızına öyle bir şey söylemiş ki deniz kızı bu durum karşısında şaşkınlık içinde kalıp serin sularına geri dönmüş. Serin ve derin sularda yüzmüş yüzmüüüüş. En sonunda aradığı şeyi bulmuş; işte karşısında bir istiridye kabuğu... O kadar büyük o kadar güzelmiş ki; uçsuz bucaksız sonsuz deniz maviliğinde bütün zorluklar karşısında kabukları ile göğüs geren istiridyenin içinde bembeyaz bir inci bulunuyormuş. Birden aklına Bonsai'nin söyledikleri gelmiş: "İstiridyeler içine yabancı madde girmesin, kabuklarına zarar vermesin diye savunma mekanizması olarak  incilerini oluştururlarmış. Ve her kim ki bu inciyi bulur, ona sahip olursa; kötülükler asla yanına bile yaklaşamaz, iyilikler hep onu bulurmuş." Deniz kızı istiridyenin içine elini uzatarak inciyi oradan çıkarmış. Ömür boyu yanından ve boynundan asla ama asla ayırmamış. İyilikler ve kötülüklerin savaşı ise ona ulaşamamış. Bütün güzellikler deniz kızının olmuş. Ve her kim ki uygarlıklardan günümüze ulaşan bu deniz kızının inci kolyesini takarsa hastalıklar, kötülükler ondan uzak olurmuş...

Bu pesimist dünyada optimist olmak isteyenlere ve olanlara.. Güzel günlerde kullanmanız dileği ile...